9 Eylül 2009 Çarşamba

İşte Şimdi Tam Mucize...

"Mucizelerin takımı", "Mucizeleri gerçekleştirmiş takım", "En zor durumlarda bile mucizevi sonuçlar alabilen takım"... Kim bu? Elbette Avusturya fatihi Türkiye Milli Takımı. Bugün sahadaki? Aynısı... Sonuç? Büyük olasılık Afrika'ya gidemiyoruz. Ya da önceden dediğim gibi safari falan yaparlarsa bilemiyorum.

İlk 15 dakika, -itiraf olarak alın bunu- umutlandım. Sağlam basıyorduk yere. Savunmamız "Bu maç iyiyiz" mesajı veriyordu... Ta ki tam anlamıyla geri çekilene kadar. Milli Takımımız herhangi bir futbol takımının düşebileceği çok basit ama çok önemli bir hataya düştü. Golü attıktan sonra ipleri Misimovic'in, Salihovic'in ellerine verdi... Hakem zaten seyirci baskısı altındaydı. Kimse hakemi bahane edemez. Oyun içinde bu kadar çabuk düşen bir takım, hakem orada faul vermese, başka bir yerden golü yer...

Bir taraftan Ceyhun Gülselam'ın kariyer kağıdına atılan kara bir çentiktir bu maç. 75 dakika paspas gibi üstünden geçti, Bosna orta sahası. Bırakın top kapmayı, kafa topuna çıkabilecek halde değildi Ceyhun... Onun yerinde ya Milli Takım tecrübesi -Mehmet Topal-, ya da kariyer tecrübesi -Mustafa Sarp- daha yüksek bir oyuncu sahaya sürülmeliydi. En azından şu maçta 90 dakikayı çıkarması bir hataydı. Emre'nin arkasını toplaması gerekirken, Emre O'nun önünü topladı... Genç oyunculara sorumluluk vermenin onları bir anda ülke futbolunun kaderini belirleyecek maçlarda sahaya sürmek olmadığını anlamalı artık Fatih Terim...

Milli Takım'ın oyununun diğer tarafı hakkında konuşalım bir de... Şöyle bir şey yazmışım birkaç gün önce: "Çünkü açık ve net şekilde Milli Takım'ın kendine özel bir planı ne bileyim bir oyun stili yok. Arda mesela ters kanatta Sarı-Kırmızı'lı formayla ne yapıyorsa aynı şekilde onu yapıyor. Hamit'in Milli Takım'da Bayern'de yapmadığı ama Milli Takım'da yaptığı bir şey söyleyebilir misiniz? " Açık ve net. Aynen tekrarlıyorum bunu. Hamit sağda top alamadı, götüremedi... Milli Takım'ın sistemi ona başka ne seçenek sunabildi? Arda ikinci yarının ortalarında ceza sahası önüne gelene kadar sol kanatta hiçbir şey koyamadı ortaya. Galatasaray'da nerede oynuyor peki? Ne tesadüf(!) ceza sahası önünde..

Bir de şu bölümü hatırlatarak "oynadığımız oyun" zırvasını sonlandırıyorum: " Arda o gün o çalımı atarsa, Hamit'in şutu kaleyi bulursa, top Nihat'ın ayağına oturursa Milli Takım iyi oynamış oluyor. Çünkü eldeki malzemeyle yeni bir şey yapılması gibi bir çaba yok ortada. Eleştirilebilecek bir malzeme bile yok elde." İşte bugün o top Arda'nın vuruşunda kaleye girmedi, Hamit'in vuruşu kaleye değil tacı buldu ve kötü oynamış olduk... Bir şey oynamıyoruz ki kötü oynayalım! Bildiğin oyuncuları ileri dizip, "Hadi oynayın bakalım" diyoruz. Acı bir şekilde öğreniyoruz ki her zaman böyle olmuyor. Bugünkü gibi... İşin acısı Gökhan Gönül son dakikada adam gibi bir pas atsa, Semih/Sercan tek vuruş yapmayı akıl edip ağları görse ben bunları söylediğimde "gereksiz eleştiren" olacaktım. Milli Takım'sa "Mucizelerin Takımı", "Bosna Yiğitleri" olacaktı. 

Bu lotovari futbol düzeni, Avrupa 3.'sü bir takımın kaderini Avrupa elemelerini önünde geçtiği bir takımın ellerine emanet etti... Hayırlı olsun....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder